29 Eylül 2015 Salı

Bel bölgesinde Spinal Dar Kanal (Spinal Stenoz) nedir, ne değildir?

Bugün de omurga hekimleri olarak çok sık karşımıza çıkan bir hastalıktan, bel bölgesindeki spinal dar kanal (spinal stenoz) durumundan kısaca bahsetmek istiyorum.

Sinir sistemimizi çok özet olarak anlatırsak, beynimizden çıkan omurilik omurgamız içindeki bir kanaldan aşağıya, genellikle L1 seviyesine iner. Bu seviyenin altında omurilik yoktur ama yine de bacaklarımızın hareketini ve idrar ve gaitamızı tutmamıza yarayan sinirler, her seviyede bir çift azalarak kuyruksokumu kemiğimizin altına dek devam eder. İşte içinde omurilik ve sinirleri barındıran bu tüp şeklindeki yapıya spinal kanal diyoruz.

Peki, neden daralıyor?
Omurgamız, her omur arasında eklemlerden oluşur. Bu eklemler yıllar içinde aşınıp yaşlandıklarında kanalın içine doğru genişleyerek, yada belimizde disklerimizin eskimesine bağlı fıtıklar kanalı kısmen işgal ederek daralmasına neden olurlar.

Daralınca ne olur?
Erken dönemde hiç bir şey; kanalın genişliği içinde bulunan sinirlere göre oldukça fazladır. Ama daralma ilerledikçe bel bölgesindeki sinirler sıkışabilir. Sıkışan sinirler bağırırlar, sesleri olmadığı için biz bu bağırmayı ağrı olarak hissederiz.

Darlık olduğunu nasıl anlarız?
Kanalın en dar olduğu zaman ayakta durma ve yürüme sırasındadır. Bu nedenle, dar kanalı olan hastalar otururken nispeten rahat olup, ayakta durma ve hele yürüme ile bacaklarında giderek şiddetlenen ağrıdan yakınırlar. Damar darlığı ağrısından farkı, hasta hareket etmese de yalnızca ayakta durma ile ortaya çıkmasıdır?

Ne zararı var peki, felç olur muyuz?
Beldeki dar kanal, çok çok ileri seviyelere gelmedikçe gerçek bir felç ile sonuçlanmaz. Ancak, hastalar ayağa kalkmak ve yürümek ile şiddetli ağrıları olduğundan, zaman içinde tüm aktivitelerini kaybederek neredeyse yatalak hale gelebilirler. Dar kanal, yaşam kalitesini ciddi olarak etkileyen bir hastalıktır.

Sonuç olarak, bel bölgesinin spinal dar kanal hastalığı, sizin felç olmanıza neden olmaz, ama yaşam kalitenizi ciddi olarak bozar.

Bir sonraki yazıda tedavisine değinmeye çalışacağım, o zamana dek sağlıcakla kalın.

10 Eylül 2015 Perşembe

Avrupa Omurga Derneği kongresinin ardından: Türk Omurga Cerrahisi hangi düzeyde temsil ediliyor?

Geçtiğimiz hafta Avrupa Omurga Derneğinin (Spine Society of Europe, Eurospine) 2015 yılı yıllık toplantısı gerçekleştirildi. İzninizle sizlerle bu toplantı ile ilgili izlenim ve görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

İlk haber, Eurospine'ın ilk Türkiyeli başkanı olan Prof. Dr. Haluk Berk başarı ile yürüttüğü başkanlık görevini selefi Dr. Michael Ogon'a devretti. Bu dernekte başkanlık görevleri 1 yıl ile sınırlı ancak, Haluk bey uzun yıllardır sekreter ve başkan yardımcısı olarak zaten yönetim kurulundaydı, en az bir yıl daha önceki başkan olarak yönetim kurulunda ülkemiz omurga cerrahisini temsil etmeye devam edecek.

İkinci haber, toplantıda ülkemizden yapılan yada yazarları arasında ülkemizden de cerrahların olduğu yirmiye yakın tebliğ yada poster sunulması bizim için gurur kaynağı oldu. Aslında son 10 yıldır ülkemiz her yıl yaklaşık olarak bu düzeyde temsil ediliyor, bu durumun devam ettirilebiliyor olması önemli. Ancak bu yıl ve yakın yıllarda nispeten rahatsız edici bir sorun bu yayınları yapan merkez ve kişilerin sayılarının giderek azalıyor olması.

Yani, eski yıllarda örneğin 10 merkez Eurospine'da sunulabilecek düzeyde çalışma yapıp sunabilirken, şimdi bu sayı ne yazık ki 5'e indi. Yine ne yazık ki, en azından benim görebildiğim kadarıyla ülkemiz Beyin ve Sinir Cerrahisi kliniklerinden artık bu düzeyde çalışma çıkmıyor, bu yıl yapılan yayınların hepsi Ortopedi kökenli idi. Bence bu çok rahatsız edici bir durum; belki nedenlerini tartışmak bana düşmez ama, yine de tartışılmasını öneririm.

Özetlersek;

  • Ülkemiz Avrupa Omurga cerrahisinde önemli bir yer edinmiş durumda ve yerini korumayı yıllardır başarıyor. 
  • Ancak bu rekabet düzeyini sürdürebilen merkez sayımız (özellikle Beyin ve Sinir Cerrahisi klinikleri açısından) ne yazık ki azalıyor.
Umarım önümüzdeki yıllarda bu durum tersine döner ve daha geniş tabanlı bir temsil olanağına kavuşuruz.



9 Eylül 2015 Çarşamba

Orta yaş ve üzeri kişilerde ağrılı omurga eğriliği: Katlanalım mı, düzeltelim mi?

Bir süre ara verdiğim omurga sorunları yazılarıma devam ediyorum. Bugün tartışmak istediğim konu orta yaş üzeri kişilerde ortaya çıkan omurga şekil bozuklukları.

Belli bir yaşa ulaşan her kadın yada erkek önünde sonunda omurgasında bir miktar çökme ile karşılaşıyor. Aslında tek başına bunu bir sorun olarak algılama taraftarı değiliz ama, bazı kişilerde bu duruma giderek artan ağrı da eşlik ediyor. Bazı hastalar öyle bir duruma geliyorlar ki, artık ağrıdan ve öne eğik durmaktan yürüyemez, hareket edemez hale geliyorlar.

Ne yazık ki, konunun uzmanı olduğu konusunda iddialı bir çok hekim arkaşımız bu hastalarımıza yapılacak bir şey olmadığını, bu duruma katlanmaları gerektiğini söylüyor ve nispeten erken müdahaleler ile aktif bir hayata devam edebilecek bir çok kişinin ağrılar içinde evlerine kapanmasına neden oluyorlar.

Burada net olarak söyliyeyim; Yaşınız ne olursa olsun, belinizin eğilmesi ve ağrılar içinde yaşamanız kader değildir, katlanmanız da gerekmez.

Nereden biliyorum?
Avrupanın çeşitli ülkelerinden omurga cerrahı arkadaşlarımla yaptığımız ve 2015 Avrupa Omurga kongresinde sunduğum çalışmamızda gördük ki,  bu durumda ameliyat ile tedavi edilen hastalarda elde edilen sonuçlar, ameliyat sonrası çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilmesine rağmen, ameliyat edilmeyen hastalardan belirgin olarak daha başarılı (http://www.eurospinemeeting.org/p130001363.html, session 1 programı)

Bu durumda, hastalarımızdan yarar görebilecekleri bir girişimi esirgemek çok anlaşılabilir bir durum değil açıkçası.

Cerrah arkadaşlarımız açısından, bu ameliyatları ben yapmıyorum demek başka, "ameliyat olursanız ölürsünüz" çok çok başka. Bu belki de daha önce bahsettiğim "hastalarımızı korkutalım" yaklaşımının başka bir tezahürü; ama bu sefer korkutalım ameliyat olsunlar şeklinde değil de, korkutalım bizim yapmadığımız ameliyatları olmasınlar şeklinde.

İlginç değil mi?