12 Temmuz 2016 Salı

Skolyoz gerçekleri: Skolyoz hastalığından ne kadar korkmalıyız?

Hastaların korkutularak istismar edilmeleri konusu üzerine daha önce de yazmıştım. Ancak son aylardaki gözlemlerim, özellikle skolyoz hastaları için durumun giderek daha kötüye gittiği yolunda, bu yüzden bu konuya tekrar dönmek istiyorum.

Sorun ne?

Yaygın klişeler mevcut: 
  • Aman, kızınız skolyoz olabilir.
  • Aman, başlangıç evresinde skolyozu var, ilerleyebilir.
  • Aman, skolyoz ameliyatı olması bile gerekebilir.
  • Aman, şimdi 20 derece ama, ilerlerse kalbine baskı yapıp kızınızı öldürebilir.

Basit mantık, her korkutmanın arkasında bir çıkar aramayı gerektirir. Ne öneriliyor?
  • Şöyle mükemmel bir skolyoz teşhis cihazımız var, cüz-i bir ücret. Bundan sonraki 5-6 yıl her 3 ayda bir görelim.
  • Bizim süper bir elektrik uyarı/korse/egzersiz programımız var, gelin 3 yıl bizimle beraber olun, bakın kızınızı nasıl dümdüz yapacağız.
  • Aman, ameliyat olmayın. Ölür, felç olur, bunlar kasap. Ben sizi egzersizlerle 5 yılda düzeltirim, küçük bir ücret karşılığı.
  • Aman, skolyoz ameliyatınızı şu kişiden başkasına yaptırmayın. Diğerlerinin hiç tecrübesi yok, nöromonitorizasyon bile kullanmıyorlar; halbuki hocamız 2-3 kesili ameliyatlar yapar, her yıl binlerce kişiyi sağlığına kavuşturuyor.

Peki, gerçek nedir? Daha önce de yazdım ama, tekrarlıyayım:

  1. En sık rastlanan skolyoz türü olan ergenlik skolyozu ailevi bir hastalıktır,
  2. Kızlarda %1 oranında görülür, bu kızların da %1 ila 10’u cerrahi gerektirecek düzeye dek ilerler (genel popülasyonun yaklaşık bin ila onbinde biri)
  3. Hızlı büyümesi devam eden ve eğriliği 20-40 derece arasında olan bir hasta grubunda korse kullanımı ilerlemeyi durdurmakta etkindir.
    1. Başka hiçbir tedavinin hastalığın doğal seyrini değiştirdiği ispatlanamamıştır.
    2. Daha ileri yaşlarda yada daha büyük skolyozlarda korsenin de etkinliği yoktur.
  4. Büyüyen çocuklarda genellikle 40, büyümesini tamamlamış çocuklarda genellikle 50 derecelerde Cerrahi önerilir. Bu derecelerde cerrahi, büyük ölçüde kozmetik bir tedavidir.
  5. Hiç tedavi edilmese bile, ergenlik çağı skolyozlarının çok küçük bir bölümü (belki yüzbinde bir) akciğer ve kalp sorunlarına neden olabilecek 100 derece civarına ilerleyebilir.
  6. Skolyoz hastalığının öne eğilen şiddetli kamburluk ile seyreden “ankilozan spondilit” hastalığıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
  7. Modern skolyoz cerrahisi ülkemizin birçok ortopedi kliniğinde yapılmaktadır; yeni teknolojiler ile beklenen (hastalarımıza söylediğimiz) hayati tehlike riski binde bir, felç riski binde bir ila beş arasındadır.
  8. Skolyozu olan hastalar, cerrahi geçirseler de geçirmeseler de; NORMAL hayatlar sürerler. Yaşam süresi beklentileri NORMALDİR. Yalnızca ileri skolyozu olup tedavi edilmemiş hastalarda kozmetik nedenlerle bazı sosyal kısıtlanmalar bildirilmiştir.


Skolyoz gerçekleri böyle olunca, gerçekten skolyozdan korkmalı mısınız? Bazı istisnai durumlar dışında bence korkmayın ama, yine de siz bilirsiniz.

Bir sonraki yazımda istisnai (korkulması gereken) durumlardan bahsedeceğim.