15 Mart 2016 Salı

Ülkemizde yazılı ve görsel sağlık gazeteciliği ne durumda? Basında yer alan bilgilerle omurga sağlığımızı koruyabilir miyiz?

Bu yazımda biraz değişik bir konuya değinmek istiyorum; basınımızda sağlık konularının işlenmesi ve halka yansıtılması konusu. Nedeni derseniz, bu konunun bir süredir yazageldiğim sağlık sistemimizde kalite ve hasta hakları konularının önemli bir parçası olduğunu düşünmem olduğunu söyleyebilirim.

İki soru ile başlayalım:

1.    Yazılı ve görsel basınımızda (radyoyu da televizyon ile birlikte görsel olarak düşünüyorum), omurga sağlığı konusunda verilen bilgilerin kaynakları nelerdir?
Cevap:
a.     Uzman görüşleri
b.     Ansiklopedik (popüler) bilgiler (genellikle popüler tıp kitaplarından çeviriler)
c.      Sağlık kurumları tarafından dağıtılan basın bültenleri

2.    Bu durum neden önemli ve bize ne zararı var?
Sırasıyla görelim:
a.     Uzman görüşleri: Çoğunlukla gerçekten alanlarında uzman kişiler tarafından yazılır. Ancak bir kişinin alanında uzman olması mutlaka size sunduğu önerileri tarafsızca yaptığı anlamına gelmez. Bu nedenle de, hem TV hem de yazılı basında yer alan “uzmanına soralım” program yada köşeleri, kişi yada kurumlar tarafından para ile alınıp satılan ve örtülü reklam amacıyla kullanılan mecralar haline gelebilirler. Bu durumda, uzman kişi, sizi kendi kurumunda yapılan “deneysel” kabul edilebilecek uygulamalara yönlendirebilir, bu konuya daha önce değinmiştim.

b.     Popüler bilgi: Bir yandan daha zararsız izlenimi veriyor (çünkü arkasında bir uzman olmadığı –bazen- biliniyor), ama bir yandan da ciddi hasarlara yol açabilecek bir uygulama. İki nedenle:
                                               i.     Uzmanlar da ansiklopedik bilgi verebilir, bu durumda bizler de popüler bilgiyi bilimsel bilgi sanabiliriz.
                                              ii.     Bu grup bilgi, tüm dünyada milyonlarca izleyicisi olan tutkulu akımlara yol açıp ciddi hasarlar verebilir. Örnek; Zerdeçal tozunun, kanserden romatizmaya, kalp hastalığından yüksek tansiyona  her derde deva olduğunu, hatta belinizdeki ciddi ağrıları gidermek için başka hiç bir tedaviye gerek olmadığını duyabilirsiniz. Hayallerinizi yıkmak istemem ama, doğru değil. Olsaydı insanlar bin yıllardır kanserden kaybedilmez, ağrılarının giderilmesi için cerrahi tedaviye başvurulmazdı. Bütün Omurga Hastalarına zerdeçal verirdik, hekimlik de süper kolay olurdu.

c.      Ve basın bültenleri. Aslında bence, en samimi olanı bu diyebiliriz, bir koşulla. O koşul, bilginin kaynağının basın bülteni olduğunun açıklanması. Filanca hastane, şu hastalığınız için falanca tedaviyi öneriyor; reklam, ama reklam olduğu belli. Aksi taktirde, bülten bilgisini genel bir bilgi olarak topluma yansıtan basın kuruluşunun ciddi bir etik ihlali yaptığını söylememiz gerekir.

Ne yapalım?

Bence iki şey yapalım:

1.     Bize sağlığımız hakkında verilen her bilgiyi enine boyuna sorgulayalım, sorgulamadan bilgi veren basın kuruluşlarına ve popüler sağlık programlarına itibar etmeyelim.
2.    Doğru sağlık bilgisini talep edelim. Örneğin, ciddi gazete ve televizyon kanallarında oldukça düzgün ve doğru bilgi içeren ekonomi programları var, ama Sağlık konusunda neredeyse hiç yok.


Daha önce de söylemiştim;  ekonomi konusunda doğruya ulaşma çabamız, sağlık konusundaki ilgi ve çabamızdan misli misli daha yüksek.