Bir süre ara verdiğim omurga sorunları yazılarıma devam ediyorum. Bugün tartışmak istediğim konu orta yaş üzeri kişilerde ortaya çıkan omurga şekil bozuklukları.
Belli bir yaşa ulaşan her kadın yada erkek önünde sonunda omurgasında bir miktar çökme ile karşılaşıyor. Aslında tek başına bunu bir sorun olarak algılama taraftarı değiliz ama, bazı kişilerde bu duruma giderek artan ağrı da eşlik ediyor. Bazı hastalar öyle bir duruma geliyorlar ki, artık ağrıdan ve öne eğik durmaktan yürüyemez, hareket edemez hale geliyorlar.
Ne yazık ki, konunun uzmanı olduğu konusunda iddialı bir çok hekim arkaşımız bu hastalarımıza yapılacak bir şey olmadığını, bu duruma katlanmaları gerektiğini söylüyor ve nispeten erken müdahaleler ile aktif bir hayata devam edebilecek bir çok kişinin ağrılar içinde evlerine kapanmasına neden oluyorlar.
Burada net olarak söyliyeyim; Yaşınız ne olursa olsun, belinizin eğilmesi ve ağrılar içinde yaşamanız kader değildir, katlanmanız da gerekmez.
Nereden biliyorum?
Avrupanın çeşitli ülkelerinden omurga cerrahı arkadaşlarımla yaptığımız ve 2015 Avrupa Omurga kongresinde sunduğum çalışmamızda gördük ki, bu durumda ameliyat ile tedavi edilen hastalarda elde edilen sonuçlar, ameliyat sonrası çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilmesine rağmen, ameliyat edilmeyen hastalardan belirgin olarak daha başarılı (http://www.eurospinemeeting.org/p130001363.html, session 1 programı).
Bu durumda, hastalarımızdan yarar görebilecekleri bir girişimi esirgemek çok anlaşılabilir bir durum değil açıkçası.
Cerrah arkadaşlarımız açısından, bu ameliyatları ben yapmıyorum demek başka, "ameliyat olursanız ölürsünüz" çok çok başka. Bu belki de daha önce bahsettiğim "hastalarımızı korkutalım" yaklaşımının başka bir tezahürü; ama bu sefer korkutalım ameliyat olsunlar şeklinde değil de, korkutalım bizim yapmadığımız ameliyatları olmasınlar şeklinde.
İlginç değil mi?
Belli bir yaşa ulaşan her kadın yada erkek önünde sonunda omurgasında bir miktar çökme ile karşılaşıyor. Aslında tek başına bunu bir sorun olarak algılama taraftarı değiliz ama, bazı kişilerde bu duruma giderek artan ağrı da eşlik ediyor. Bazı hastalar öyle bir duruma geliyorlar ki, artık ağrıdan ve öne eğik durmaktan yürüyemez, hareket edemez hale geliyorlar.
Ne yazık ki, konunun uzmanı olduğu konusunda iddialı bir çok hekim arkaşımız bu hastalarımıza yapılacak bir şey olmadığını, bu duruma katlanmaları gerektiğini söylüyor ve nispeten erken müdahaleler ile aktif bir hayata devam edebilecek bir çok kişinin ağrılar içinde evlerine kapanmasına neden oluyorlar.
Burada net olarak söyliyeyim; Yaşınız ne olursa olsun, belinizin eğilmesi ve ağrılar içinde yaşamanız kader değildir, katlanmanız da gerekmez.
Nereden biliyorum?
Avrupanın çeşitli ülkelerinden omurga cerrahı arkadaşlarımla yaptığımız ve 2015 Avrupa Omurga kongresinde sunduğum çalışmamızda gördük ki, bu durumda ameliyat ile tedavi edilen hastalarda elde edilen sonuçlar, ameliyat sonrası çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilmesine rağmen, ameliyat edilmeyen hastalardan belirgin olarak daha başarılı (http://www.eurospinemeeting.org/p130001363.html, session 1 programı).
Bu durumda, hastalarımızdan yarar görebilecekleri bir girişimi esirgemek çok anlaşılabilir bir durum değil açıkçası.
Cerrah arkadaşlarımız açısından, bu ameliyatları ben yapmıyorum demek başka, "ameliyat olursanız ölürsünüz" çok çok başka. Bu belki de daha önce bahsettiğim "hastalarımızı korkutalım" yaklaşımının başka bir tezahürü; ama bu sefer korkutalım ameliyat olsunlar şeklinde değil de, korkutalım bizim yapmadığımız ameliyatları olmasınlar şeklinde.
İlginç değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder