14 Aralık 2017 Perşembe

Soru: Eğri oturmak skolyoza neden olur mu? Cevap: Hayıııır

Uzun zamandır bu köşedeki yazılarıma ara vermiştim, bu sabah eşimin bana gösterdiği bir gazete haberi nedeniyle kendimi daha fazla frenleyemedim ve yazmaya karar verdim. Bahse konu haber bir sağlık personeli ile söyleşi yapan bir gazeteciyi içeriyor. Sağlık personeli diyor ki; çocukların düzgün oturmaması skolyoza neden olur…..

Ne diyeyim? İnsan ne yapacağını şaşırıyor.

Birincisi; bu görüş, tümüyle, %100 safsatadan ibaret. Normal, sağlıklı bir çocuğun ya da erişkinin düzgün oturmadığı için omurgasının eğrileceğini gösteren hiçbir gerçek delil yok. Böyle bir şey ancak çok çok ekstrem durumlarda; mesela uzun süre aynı pozisyonda bağlı kalmak (bu konuda hayvan deneyleri var, eski, hayvan haklarına aykırı), ya da gövde felci olan kişilerde olabilir, bahsi geçen normal çocuklarda mümkün değil.

Bildiğimiz, en sık gördüğümüz ergen skolyozu ailevi bir hastalıktır, oturma pozisyonu ile uzaktan yakından ilgisi yok.

Tekrar söyleyelim; çok ciddi bir felç sorunu olmayan çocuğunuz, doğru oturmadığı için skolyoz olamaz.

İkincisi; bu kişi bunu neden söylüyor diye de düşünmeden edemiyor insan. Cehalet deseniz, cehaletin böylesi mümkün mü? Bir hekim magazin sayfalarından elde ettiği bilgiyi nasıl bilimsel bir gerçekmiş gibi anlatabilir? Kasıt deseniz, demeyelim. Sağlık sektörümüzün etik düzeyinin bu denli aşağılara inmiş olduğunu kabul etmek istemem doğrusu.

Şimdi, tekrar söyleyelim:


Çok ciddi bir felç sorunu olmadıkça, çocuğunuz doğru oturmadığı için skolyoz olamaz.

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Why do we need to discuss scoliosis?

I haven’t been able write on spinal problems for some time. Don’t think that it is because I had an episode of laziness though, I worked on and prepared a YouTube channel (https://www.youtube.com/channel/UC506qxzLUjpcbLEK4P-mRSg) that is dedicated to patient education on scoliosis. Now that it is pretty much complete and there are some matters to be discussed, I am back.

Why do we talk scoliosis?

I had provided basic information on the natural history and frequency of scoliosis in my previous blogs as well as YouTube videos. Briefly, we know that it is fairly frequent (1% of girls), but we also know that most go unrecognised for prolonged times without causing any real disturbances. For those recognised, most of these also go ahead with their lives without any real problems apart from concerns about appearance. In essence then, the chances that scoliosis advances to a stage that may require a relatively dramatic solution (surgery) is probably around 1%.

Why all this fuzz then?

This is a question that I fail to find an objective answer. I write and talk about scoliosis because an overwhelming majority of the patient question directed to me comes from families in panic; things like “disaster, what are we supposed to do now?” I recognise a real fear from this condition in the families of involved kids, and it gets ever worse as they revert to (often grossly exaggerated) information provided by the sources in internet. Families panic when their kids are diagnosed with scoliosis. It is very common even for those who are not diagnosed but knowledgeable of the condition to seek advice on how to prevent it. Which exercises should we do? Should we start physical therapy? As you may imagine, this is a big market.

Conclusion:

I write on scoliosis because this is one of the major areas that is being ruthlessly abused; the other being disc herniations. I’ll start writing on these as well.

Let me clearly state again. Scoliosis is a condition that is very well known to us. We know the natural course, that it does not require any treatment for most people involved, and even if it does require treatment, that it is treatable. The only major exception to this is scoliosis with very early onset.

So,
·      Don’t be scared of scoliosis
·      Don’t scare people about scoliosis

·      Don’t succumb to attempts to scare you of scoliosis.

Skolyoz hastalığını neden tartışıyoruz?

Omurga konusundaki yazılarıma bir süre ara vermiştim. Bu süre içinde boş durduğum düşünülmesin, skolyoz hastalığı üzerine bir YouTube kanalı oluşturup (https://www.youtube.com/channel/UC506qxzLUjpcbLEK4P-mRSg) hasta bilgilendirme etkinliklerimi başka bir ortama taşımıştım yalnızca. Ama, biraz da tekrar tartışılacak konular çıktığı için geri dönmeye karar verdim.

Neden skolyozdan bahsediyoruz?

Hem daha önceki yazılarımda hem de YouTube videolarımda skolyoz hastalığının sıklığı ve seyri hakkında bilgiler vermiştim. Her ne kadar oldukça sık (kızlarda %1) görülen bir hastalık olsa da, biliyoruz ki hastaların çoğu, skolyozlarının farkında bile olmadan ve hastalıktan hiçbir zarar görmeden yaşayıp gidiyorlar. Frakında olanların da çoğu, görüntü dışında fazla bir zarar görmeden yaşamlarını sürdürüyorlar. Böylece, aslında, hastalığın nispeten dramatik diyebileceğimiz bir sonuca varması (mesela ameliyat) olasılığı tüm skolyozların %1’i gibi hesaplanıyor.

O zaman bu gürültü niye?

Bu soruya net bir yanıt bulmak benim için çok zor. Ben skolyoz konusunu yazıyor ve anlatıyorum çünkü bana gelen hasta sorularının büyük bir çoğunluğunu panik içindeki ailelerden gelen “felaket, ne yapacağız şimdi?” soruları oluşturuyor. Hastalar ve aileleri arasında ciddi bir korku var ve internetten gelen (büyük ölçüde yanlış) bilgilerle de bu korku pompalanıyor da pompalanıyor. Çocukları skolyoz teşhisi aldığında bütün aileler paniğe kapılıyorlar. Hastalığı bilen annelerin içi titriyor, acaba çocuğumda skolyoz olur mu, diye. Öyle bir yere geldik ki aileler normal çocuklarının skolyoz olmaması için tavsiye istiyorlar; hangi egzersizleri yapsın? Fizik tedaviye götürelim mi? Takdir edersiniz ki, bu çok büyük bir pazar.

Sonuç:

Skolyoz konusunda yazıyorum çünkü bildiğim en fazla istismar edilen konulardan biri. Diğeri bel ve boyun fıtıkları, yakında o konuya da girmeyi istiyorum.

Tekrar açıkça belirteyim. Skolyoz, seyrini iyi bildiğimiz, genellikle tedavi gerektirmeyen, gerektirdiğinde de tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bunun istisnaları çok nadirdir, büyük ölçüde de çok erken başlayan vakalardır.


Korkmayalım, korkutmayalım, korkutulmayalım.