3 Ağustos 2016 Çarşamba

Skolyoz gerçekleri 2: Hangi skolyozlardan korkmalıyız?

Bir önceki yazımda skolyoz hastalığının hastaların önemli bir kısmında korkulacak sorunlara neden olmadığından bahsetmiştim. Peki, korkulması (yada mutlaka tedavi edilmesi) gereken skolyozlar yok mu? Var.

Skolyoz hastalığı hangi durumlarda ciddi sorunlar oluşturabilir?

Öncelikle, daha önce de bahsettiğim bir konuya, bu hastalığın doğal seyrine kısaca bakalım. Skolyoz iki nedenle ilerler demiştik:
  1. Çocuklarda boy büyümesi ile beraber (Ergenlik yada doğuştan skolyozlar)
  2. Omurganın çökmesi ile beraber (Kas hastalıklarının skolyozları ve erişkinlerin ileri skolyozları).

Bu durumda, hangi skolyozların mutlaka izlenmesi ve gerekli durumlarda tedavi edilmesi gerektiğini kestirmek nispeten kolay:

·      Erken yaşlarda ortaya çıkan skolyozlar mutlaka ciddiye alınmalı;
o   Çünkü hastanın önünde uzun bir boy uzaması dönemi var.

·      Çocukların çok hızlı ilerleyen skolyozları mutlaka ciddiye alınmalı;
o   Çünkü hem kritik derecelere ulaşması ihtimali yüksek, hem de altında bazı sinir sistemi yada omurilik hastalıkları çıkabilir.

·      Yaş ne olursa olsun belli dereceleri (Sırtta 50 derece, Belde 40 derece) geçen skolyozlar ciddiye alınmalı;
o   Çünkü bu dereceleri geçen skolyozlar büyüme bitmiş bile olsa hayat boyu ilerleyebilir.
o   Çünkü bu skolyozlar ciddi kozmetik sorunlara neden olabilir.

·      Yaş ne olursa olsun 80 derecenin üzerindeki skolyozlar (tedavinin yagınlaşması ile artık daha az göreceğimizi umuyoruz) ÇOK ciddiye alınmalı;
o   Çünkü bu derecelerin üzerinde skolyoz ileri yaşlarda solunum sorunlarına neden olabilir,
o   Yaşam beklentisini azaltabilir.

·      Kas hastalıkları ve diğer ciddi hastalıklarla birlikte ortaya çıkan skolyozlar ÇOK ciddiye alınmalı;
o   Çünkü çok çok hızlı ilerleyebilir ve hayat kalitesini çok olumsuz etkileyebilirler.

Görüldüğü gibi, bazı skolyozlar ciddi kozmetik yada hayat kalitesi sorunlarına neden olabiliyor, hatta hayatı bile tehdit edebiliyor. Ama tersten düşününce de, burada sayılanların dışındakiler de herhangi bir sorun oluşturmayabiliyor.

Bu konuda uzmanların görevi, tüm skolyoz hastalarını ve ailelerini korkutup istismar etmek yerine, gerçek bir risk ve tehlike analizi yapıp hasta ve ailelerine etik ve samimi rehberlik sağlamak olmalı.


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder